15 Mayıs 2012 Salı

Duyguların Dünyasına Yapılan Saldırı


Bu yazımda sizlerin biraz canını sıkacağım, söylediğim şeyler belki de hoşunuza gitmeyebilir ama ben yinede bunun gerekliliğini duyuyorum ki bu da beni sorumluluk sahibi bir insan olarak gösterir. Aslına bakarsanız öyle görünmeye çalışıyorum, sadece beynimin sağ tarafının yararına..( ayrıca dinleyin  )

2 + 7 = 9 bu işlemi beynimizin sol tarafıyla halletmemiz işten bile sayılmaz. Beynimizin sol tarafı mantık akıl yürütme ve benzeri şeyleri yani aslında olan şeyler üzerine düşünebilme yeteneğine sahiptir. Karadeniz’in yeşil ormanlarında bacasından duman tüten barakanızda, pencereden yağmuru seyrediyorsunuz. Yağmurun kapı eşiğinden getirmiş olduğu gıdıklayıcı soğuk ve toprak kokusu sizi yatağınıza uzanıp düşünmeye sevkediyor. Eğer bunu tam olarak betimleyemeyip anlattıklarımı hissedemiyorsanız işte size anlatacak olduğum şey tam bununla ilgili. Aşağıdaki tablo benzeri şeyde beynin sağ ve sol lobunun işlevlerini göstereceğim:

SOL BEYİN FONKSİYONLARI                SAĞ BEYİN FONKSİYONLARI   
 1. mantık kullanır                                         1. ‘’büyük resmi’’ hissetmeyi kullanır  
2. alışır                                                             2. yönlüdür  
3. kural uygular                                             3. hayalgücü kuralları 
4. kelimeler ve dil                                          4. semboller ve imajlar  
5. şimdi ve gelecek                                         5. şimdi ve gelecek
  6. bilim                                                           6. filozofi ve din 
 7. bilmeyi idrak edebilir                              7. onu elde edebilirim, yapabilirim
 8. düzeni/algılama modelini onaylar         8. inanır  
9. obje ismini bilir                                         9. takdir eder  
10. realite temelli stratejileri kurar        10. uzayla ilgili algılama 
11. pratikseldir                                             11. obje fonksiyonunu bilir  
12. güvenlidir                                                12. hayal gücü temeline dayanan şimdiki zaman .                                                                        13. olasılıklar 
.                                                                        14. atılgan, aceleci 
.                                                                        15. risk alma

Şimdi bunlardan birkaçını açıklayalım,

Beynin sağ tarafı duyusal, sezgisel işlemlerle ilgilenirken sol tarafımız mantık ve gerçekliklerle ilgilenir. Bu durumda çoğu insanda – anormal insan modeli dışında – aslında çift karakter vardır. Ve insanlar doğmuş oldukları ülkenin eğitim sistemi ve çevre koşullarına göre bu karakterlerden birini seçmek zorunda bırakılır. Çoğu ülkenin eğitim sistemi mantık üzerine dersler verdiği için de çoğu insan sol beynin yaratmış olduğu mantıklı ve gerçekçi karakteri seçmek zorunda kalır. Çocuklar 7 yaşına kadar yaratıcıdır, 10 yaşına geldiklerinde yaratıcılık düzeyleri azalır. Bunun sebebi ise yine eğitim sistemidir. Peki ya diğer karakter? Bu süreçte ona ne oluyor diye sorarsanız; olduğu yerde kalıyor bastırılıyor ve bir süre sonra boom ! Psikolojik sorunlar, stres, hayattan zevk alamama, güzeli görememe.. Bir yandan aslında körleştiriliyoruz. Tüketiyoruz, itaat ediyoruz ve karşılığında aldığımız mı? Yeni fikirlerimiz yok hep eskilerini kullanıyoruz. Yaratmıyoruz, olanı üretip tüketiyoruz. Daha da kötüsü bu işte bile iyi değiliz ürettiğimizden zarar ediyoruz. Halbuki güvendiğimiz sosyal devletimiz bize daha fazla olanak sağlasa kendi kendine yetebilecek düzeye gelebiliriz. Eğitim sistemimiz aptalların eline bırakılmamalı, bu yaptıkları yani diğer karakteri bastırma olayı bir cinayettir. Tarihte bunun örnekleri çoktur. Darbe sonrası eğitim sistemi, dışarıdan aldığımız eğitim sistemi... Ayrıca 1930 dönemleri köy okulları, pratik bilgiyi verme çabaları... Mutsuz olduğumuz karakteristik yönümüzle yaşamaktansa dengeli bir yaşam sürdürmek, yaşam kalitemizi arttıracaktır. Dünyanın emperyalist gücü Amerika, sömürdüğü ülkelerde matematiğe dayalı eğitim veriyor. Mallarını gasp etmekle kalmayıp, hayallerini de sömürüyorlar. Çok konuşmak istemiyorum bu kadarı yeterli. Kaliteli bir yaşam için sanat, hayal gücü ve duygularımızı reddetmeyelim. İçinizde diğer karakteri uyandırın ve harekete geçirin. Çünkü insan olmak bunu gerektirir. Her zaman mantıklı işler yapmak sizi acıdan uzaklaştırabilir ama mutluluğa yakınlaştırdığı söylenemez.


                                                                                    Ayhan Aşıcı
                     15.05.2012
00:58 Salı

8 Ocak 2012 Pazar

Yazıyoz biz ki?

Sevgili okurlarım, takipçilerim ve her zamanki gibi esteban,

Bu nacizane blog sayfasını boş bırakarak ziyan ettiğimi düşünebilirsiniz. Ama ben bu konuda çok yazı yazmak değil de, harbiden birşeyler yazabilmek için çabalıyorum. Kelime israfı etmemek ve kendime sövdürtmemek için elimden ne geliyorsa yaptığımı düşünüyorum. Bu yüzden ''göt oğlanı ayda bir yazıyor'' demeyin. Dedirtmeyin. Harbiden yazmaya çalışıyorum ve üslub? üslup? nasıl yazılıyordu lan bu? Herneyse üslübuma dikkat etmeye çalışıyorum. Yoksa bol keseden yazmışım içi boş olmuş hiç bir sikim değeri olmaz. Vel-hasılı kelam, hatt-ı müdafa yoktur, sath-ı müdafa vardır. O satıh bütün vatandır. Of ulan neler dedim be.

Ee naber diyorsunuz sanki sesleri duyar gibi oldum. Standart çizgilerimde kendi oyunumu oynuyorum dostlarım. Her zamanki Ayhan hallerindeyim. Kimi zaman sıkılsam da bu durumdan, anca dostlarıma dert yanabiliyorum. Sıkıntımı kustuğum yerlerde mantar bitmekte ve bu sıkıntıyı dostlarıma da yaymaktayım. Öyle ki bu ülkeden kaçmayı düşünüyoruz biz artık. Yetti canımıza tak etti buramıza kadar geldi. (bkz. allahını seven üstüme toprak atsın) 
Bir yanda okullarda öğretmenlerimize atılan suçlamalar, bir yanda diktatör mü yoksa jakoben mi belirsiz bir müdür. Düşünce yoksunu insanlar, insanlıktan nasibini alamamış primatlar. Öğretmenim diye ortalıkta gezinen üç beş sistemci tayfa. Herşeyi Amerika'ya bağlayan öğretmenimiz.(Coğrafyacı ''R'' leri bazen düzgün söyleyemiyor.) O değilde bize yol göstermesi gereken bu camia nasıl oluyorda, fütursuzca hareketler sergileyebiliyor aklım almıyor. Hele bi götten bacaklı bi kadın var, aptalın salağın teki. Öğretmenim diye dolaşıyor ortalıklarda. Şimdi bana dersiniz ki ''ulan sessiz osuruk, sen kimsin ki mürekkep yalamış hocana böyle şeyler söyleyebiliyorsun?''. Derim arkadaş, derim. Kadın gelecek derste çözümlü soruları gösterecek, sonrada sorulan sorulara cevap veremeyecek, üstüne muhafazakar davranıp, din propagandası yapacak. Hatta ve hatta görüş belirtilen ortamlarda '' onları dinlemeyin dinden soğursunuz'' felan diyecek. Yazık, gerçekten verilen bu paraya yazık, israftır. Bir hocamız daha var adam Süper Mario. Bildiğin bizim marionun büyük maketi adam. Bir insan 3 haftadır ders mi işlemez? Bu ne cambazlık, bu ne rahatlık, doktor bu ne? Küt adam derse gelip öğretmen masasındaki yerini alıyor ve bekliyor. Sınav zamanında boşluk doldurmaya 10 puan veriyor. Sadece 1 boşluk doldurma =10 puan. Hepimiz çakıyoruz 80 90 100 leri. Bildiğimiz konular nasıl olsa amına koyuyoruz dersin. Ama gel gelelim bir soru sor, bizden tık çıkmaz. Şimdi bu adama verdiğin maaşı siktir et. O kendine bu maaşı hak görüyorsa diyecek bir kelime yok. En kafa hocalarımız yine sevdiğimiz adamlar, onlar biliyorlar kendilerini. Buradan onlara sevgi ve saygılarımı iletiyorum, son kuruşuna kadar o maaşı hakettiğinizi düşünüyorum. Bir adam daha var bunların arasında, herşey hoş güzel birtek benden şu spor parasını istemese bir daha seveceğim o adamı. Ama gördüğüm yerde kaçmak durumundayım artık kovalamaca oynuyoruz okulda. En sevdiğim kısım ise okuldaki, düşünme yetisini kullanan insanlarla konuşmak, ve bir insanda bu istek varsa onu ortaya çıkarmak. Heleki bize soru soruyor ve sorduğu konuyla ilgileniyorsa, o öğrenci dostum benim gözümde kral adamdır. Bu arada Ege, az fena değilsin.
Şekerleme :)

Bir dahaki yazı da görüşmek üzere. İyi bakın çevrenize ve kendinize..

Ayhan