23 Ağustos 2011 Salı

Hoşbulduk

Samimiyetsizce, sürtünerek bu blogu oluşturmaya karar verdim. Beni aranıza kabul ettiğiniz için teşekkür falanda edecek değilim. Ama yinede şükranlarımı sunarım ve şuanda bunu okuyorsanız da sanırım diyecekseniz ''ne lan bunun havası?'' Evet evet seslerinizi duyar gibi oldum bile. Yok bir havam amma velakin laf edecek olursanız Not: Kung-Fu biliyorum. Tanıyanların ise şöyle bir yorum yapacağı şüpheleri içindeyim ''e olum facebook u kapattın niye blog açtın, madem açtın napmaya açtın, açtın neyle dolduracaksın, doldurdun kime okutacaksın, okuttun ne sikim olacak, yok olm boş iş bunlar gel cafede counter çevirek hesabına, sis yok, wall açan o.ç.'' Bunları yazarken tüylerim ürperdi ya evde yoksan firuze dedim ve durdum. Ne diyorum ya ben? Neyse sevgili okurlar, okuma yazma oranın bir türlü %100 olamadığı ülkemizde gönül ister ki bu emeklerimi okuma-yazma bilmeyen sevgili yurttaşlarımıza da ulaştırmak onları bilgilendirmek. Ama malesef babam Özel Güvenlik şirketinden emekli özel güvenlik amiri. Dediğim gibi yani maddi imkanlarım bukadarına elverişli. Amin, bir de yerinde oturaklı ve sıkı bir ele sahip olan Hacı kod adlı bir dedem var. Adam kodunu 1998 yılında Mekke'ye yaptığı bir gezi sırasında almış. Dolayısıyla ben ona kodu ve içinde bulunduğum ilişki durumu ile hitap ediyorum ''Hacı DEDE''. Aslında bunu yazmayacaktım, 2011 yılı olmuş hala daha adam kaçırılıp fidye isteniliyor ama hadi yazayım(Umarım bahtsız bedeviyi çölde kutup ayısı sikermiş atasözü başımızda tüy diye bitmez). Hacı dedem saygınlığı yerinde olduğu kadar parası da yerinde olan bir adam, yani tuzu kuru bir adam. Ama gel gelelim bu adamın bana maddi yönde pek yararı dokunmuyor. Şimdi ben bu adama dede blog yazacam para ver de şunu daha şatafatlı cancanlı birşey yapalım desem, '' hadi ulan kerhaneci git namaz kıl'' der. Ve bu dede - torun ilişkisi açısından pek de iç açıcı olmaz. Neyse dedeme karşı bu konuda sessiz kalma hakkımı kullanacağım. Neyse işte yazacam çizecem ne uğraştırıyonuz bak yine çok konuştum. Hadi Tschüs..
Anlatmadan edemeyeceğim :) Bu Tschüs sözü, annemlerin tarafı Almanya'da yaşamış uzun süre. Hatta annem ve babam Türkiye'de görücü usulüyle evlendikten sonra bi ara Almanya'ya gitmişler. Bu yüzden babam anneme Frau der. Almanca'da Frau bayan demekmiş. Babamın da hoşuna gitmiş demiş ki anneme Frau, annem de beğenmiş felan işte. Babam anneme kızsa da Frau! diye bağırır. Sanırım bu onun dilinde artık Karı! demek. Neyse konuyu kaydırmayalım. İşte bizim annemlerin tarafı Almancı oldukları için sülalemizle yapılan telefon görüşmelerinde, görüşmek üzere kelimesi yerine Tschüs kelimesini kullanmışlar. Ve Tschüs kelimesi ailemizde sembolik birşey olmuş. Sülalemizden kiminle konuşsam Tschüs diyor bana. Bende onlara görüşmek üzere diyerek konuşmayı kapatıp oradan hızla uzaklaşıyorum. Malum yükselen telefon faturaları babamı rahatsız ediyor. Ulan yine suscam dedim konuştum. Siz varya siz adamı konuşturursunuz. Hadi Tschüs, Esenle kalın.. (Esenle kalın ne amk? Sanki zencilerin sunduğu bir pazarlama programı.)


Saygılar, Sevgiler Hoşbulduk..