2 Temmuz 2017 Pazar

Ekmek Dolabından Paralel Evrene Yolculuk


Selamlar, bu yazımda sizlere hiçbir şey anlatmayı düşünmüyorum ama anlatabilirim de, çünkü kadının metalaşması, ramazan bayramı ve ivedilikle nükseden sıcaklar kişiliğimde kara delik açmış durumda. Bu yüzden bu belirsizlik karşısında bir çırpınma içerisinde değil de, tamamen akışına bırakmış durumdayım. Hatta öyle ki, şuan bu yazının neye benzeyeceği hakkında hiçbir fikrim yok, olay doğaçlama gerçekleşecek. Arka planda kakafonik tonlu uptıslı müzikler çalarken bu kara deliğin oluşturacağı katastrofik hamam böceğinin apokaliptik bir etkisi olabilir ya da kelebeğin kanat çırpışlarının mükemmeliyetine de şahit olabilirsiniz. Burada asıl husus kelebeğin de bir böcek olduğudur ve estetik kanatlarından çıkan ses ve görüntü şöleninin aslında bir ilüzyona tekabül ettiğinin bilincinde olmaktır. Oysa ki hamam böceği öyle midir? Grotesk görüntüsünün ardında belki de dünyanın en delikanlı böceği olabilir. Yargılamıyoruz ve saygılarımızı sunuyoruz.

Bir önceki yazımda bir kaç süredir bu civarlarda olmadığımdan bahsetmiştim. İşte kendisini başkasının yerine koyma felan. Öyle bir durum yokmuş meğer, kimse kendini başkasının yerine koyamıyormuş. Bu anlamsız çabalarımın ışığında varmış olduğum sonuç ise apaçık ortada. Hamam böceği kendini kelebek yerine koyamaz. Ya da herhangi bir böcek kendini başka bir böceğin yerine koyamaz. Çünkü niye koysun, şartlar ve deneyimler aynı olmadığı için oldukça anlamsız bir davranış olacaktır. Bu nahoş deneyimlenme sürecinden çıkışımı ismini vermek istemediğim berber bir abiye borçluyum. O gün ispirto ile kulak kıllarımı yakmasaydı belki de bu durumdan kolay kolay çıkamayacaktım. Böyle bir şeyi ben istememiştim fakat sağolsun yine de beni böylesi bir dertten kurtardı. Tabi insan uğraşlar ile dolu, yine boş kalamıyorum ve aklıma bir ekmek meselesidir, takılıp kalıyor. Bundan bir süre önce eve dönerken bakkala uğradım. Bakkala uğrayışım pek de anormal bir durum değil, yolun üstünde olduğu için insan uğruyor. O sırada telefonda biriyle konuşuyorum ama kim olduğunu kestiremiyorum şuan. Bakkalın kapısındayken ekmek dolabına gözüm takıldı. Bir sürü çeşit çeşit ekmek var fakat her biri aynı amaca hizmet ediyor. Bu kadar salt ve umarsız görüntüsünün ardında aynı anda hepsinin aynı yüce amaca hizmet etmeleri bende farklı pencereler açtı. Yani nasıl oluyor da hamam böceği ve kelebek farklı şeyler için uğraşıyorken, bunca biz farklı emellere hizmet ediyorken ekmek bunu nasıl başarıyordu? O dolabın içinde, o kuytu köşede, evreni kaçıncı boyuttan izliyor bilmiyorum fakat, bizden bi 6-7 boyut ötede olduğu kesin. Artık nasıl bir etki yarattıysa, ekmek olmayan sofralarda kendimi güvende hissedemiyorum. Nasıl oluyor da ekmek varoluşsal bir sıkıntıya düşmeden böyle muhteşem bir amaca hizmet ediyor, bu nasıl bir kabulleniş şeklidir çözemedim fakat ona sevgiyle sarılıyorum. Birkaç diyetisyen hakkında atıp tutuyormuş işte ekmek böyle kötü ekmek şöyle kötü. Bu tarz söylentilere kulak asmamanızı tavsiye ediyorum, ekmeğe karşı oynanan bu kirli oyun ile başarılı olamayacaklar. Düşünsenize öyle bir haysiyet ve kişiliğe sahip ki bunca söylentilere kulak asmadan görevini aşk ile yerine getiriyor. İnsanlığa karşı insanın yanında vermiş olduğu bu haklı mücadelede kendisini saygıyla tüketiyorum.

Belki de ekmek farkında değildir.